Kekemelik Nedir? Kekemelikte Tedavi Yöntemleri (Kekemelik Yönetimi)
Kekemelik Nedir?
Kekemelik, kelime, ses, hece tekrarları, uzatma ve bloklar şeklinde gözlenen ve konuşmanın akıcılığını bozan bir konuşma ve iletişim bozukluğudur. İlerleyen evrelerinde, ikincil belirtiler (semptomlar) dediğimiz, baş, el, kol, ağız, dudak hareketleri ve konuşmaktan kaçınma da eşlik edebilir.
Başlangıç dönemi 2-6 yaş civarıdır. Çocukların yaklaşık yüzde 5’i ila 10’unda rastlanır. Yüzde sekseninde yani kekeleyen 5 çocuktan 4’ünde kendiliğinden düzelme gerçekleşir. Yüzde 1’inde ise kekemelik devam eder.
Kekemelik alanında çalışan araştırmacıların ve uzmanların ortak görüşü; kekemeliğin sadece konuşmada gerçekleşen bir sorun olmadığı, bireyin yaşamını birçok yönden etkileyen bir problem olduğudur yönündedir.
Kekemeliğin Nedenleri?
Kekemeliğin nedenine ilişkin çok fazla görüş bulunmaktadır. Ancak hemen vurgulamamız gerekir ki yaygın bir inanış olarak çok sık işittiğimiz “korkudan oldu” “…… dan korktu ve kekelemeye başladı” söylemlerinin bilimsel dayanağı yoktur. Kekemelik potansiyeli taşıyan çocukların kekemeliğinin ortaya çıkmasında “korku” yalnızca bir tetikleyici unsurdur.
Kekemeliğin nedenine ilişkin birçok görüş bulunmakla birlikte çoklu etmenlerden kaynaklandığı görüşü ağırlıklı olarak kabul görmektedir.
Nörofizyolojik ve kalıtsal etmenlerin önemli rol oynadığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda ileri görüntüleme yöntemleriyle (fMRI) yapılan araştırmalarda akıcı konuşan bireylerle kekeleyen bireylerin konuşmaları esnasında bazı farklar olduğu, kekeleyen bireylerin beyinlerinin farklı bölgelerinde özellikle sağ hemisferde olağandışı aktivasyon tespit edilmiştir.
Bu aktivasyonun başarılı terapi stratejileriyle azaldığı görülmüştür.
Kekemelik Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Kekemelik için yürütülen terapi ve destek çalışmalarının “tedavi” olarak ifade edilip edilmemesi konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır. Kekemelik bir hastalık olmadığı için “tedavi” kelimesinin uygun olmadığını düşünenler olduğu gibi bunun tam tersini düşünenler de bulunmaktadır. Bu kısa açıklamadan sonra yardım süreçlerinden söz edebiliriz.
Erken dönemde ve ergenlik dönemine kadar kekemeliğin giderilmesinin mümkün olduğu yönünde görüşler ağırlıktadır. Ancak en avantajlı grup okul öncesi yaş grubunda yer alan çocuklardır. Zira kekemeliği yaşama süresinin uzunluğu, yaş, cinsiyet ve diğer risk faktörleri (kalıtsal yatkınlık, mizaç özellikleri, çevresel koşullar) etkili olmaktadır.
Kekemeliğin bireyin yalnızca konuşmasını etkileyen bir sorun olmadığını, yaşamının birçok alanında farklı problemlerle kendini gösterdiğini belirtmiştim. Kekemelik sorunu bireyin okul ya da iş yaşamını, sosyal hayatını, akran etkileşimini, sosyalleşmesini, özgüvenini, psikolojik durumunu derinden etkileme gücüne sahiptir.
Bu nedenle de kekemelik yönetiminde ya da kekemeliğin giderilmesi yönündeki çalışmalarda bütüncül teknikler kullanılması gerekir.. Yardım süreci çocuk ve aile özelinde yapılandırıldığında oldukça yararlı ve hızlı verim almak mümkündür. Farkındalık, Duyarsızlaştırma, Değiştirme, Genelleme evrelerinde bireyin yaşına uygun bilişsel davranışçı teknikler, çocuklar için oyun terapisi, aile eğitimleri kullanılmaktadır. Erken müdahale önemlidir.
Kekemelikte Erken Müdahale Neden Önemlidir?
Erken müdahale ile alınacak önlemler, ebeveynin psikoeğitim yoluyla edineceği davranış değişikliği kekemeliğin ilerlemesini durdurabilir, kronikleşmesini engelleyebilir.
Kekemelik genel olarak aniden başlayan bir sorun olduğundan ailede büyük bir şaşkınlık yaratır. Sonraki günlerde şaşkınlık duygusu yerini yoğun kaygı hissine bırakabilir. Anne baba ne yapacağını bilemediğinde kaygısı daha da artabilir ki bu durumda bir uzmana başvurmak yararlı olacaktır.
Dilek Firdevs Gündüz