Selektif Mutizme Erken Dönemde Müdahale Neden Önemlidir?
Selektif mutizmle ilgili son veriler görülme sıklığının daha önce tahmin edildiğinden daha yaygın olduğu yönündedir (Bergman ve diğerleri, 2002; Elizur & Perednik, 2003). Seçici mutizmin 8 yaşın altındaki 140 çocuktan 1’ini etkilediği düşünülmektedir.
Selektif Mutizm (Seçici konuşmamazlık) çocuk anaokuluna/kreşe başlamadan önce genellikle pek fark edilmez. Zira çocuk evde aile bireyleri ile son derece rahat hatta fazlasıyla konuşur. Evin dışında karşılaşılan diğer konuşma durumlarındaki suskunluğu sadece “çekingenlik” olarak tanımlanır ve geçiştirilir. Oysa erken dönemlerde (5 yaş öncesi) çocukta bazı belirtiler gözlendiğinde vakit kaybetmeden bir yardım sürecinin başlatılmasının çok daha hızlı ve iyi sonuçlar verdiği kabul edilmektedir.
“Çocuğum çok çekingen, parkta benim yanımdan ayrılmaz, diğer çocuklardan uzak durur, genellikle / hep tek başına oynar”,
“Evimize misafir geldiğinde, hiç konuşmaz, ismini/yaşını sorduklarında arkama saklanır, bana bakar ve hiç ses çıkarmaz”,
“Eğer evimize gelen ya da bizim gittiğimiz bir yerde birisi onunla birkaç saat vakit geçirir, oyun oynarsa ancak o zaman o kişiyle konuşur”,
“Yabancıların yanında benimle fısıltıyla / kulağıma konuşur,”
“Parkta bir iki çocukla bazen oyun oynar ama hiç konuşmaz”,
“Bana yapışık yaşar, ayrılmaktan kaygı duyar, evde sürekli konuşur ama bakıcısı hariç diğer kişilerle hiç ya da çok çok az konuşur” muhtemeldir ki bu cümlelerden bir kısmı sizlere aşina gelecektir. Sıraladığım ve benzeri başka belirtiler gösteren çocuklar genellikle 5 yaşına geldiklerinde anaokuluna başlamalarıyla birlikte konuşmama durumları çok daha belirgin bir hal alır ve okul ortamında kimseyle konuşmadıkları net bir şekilde ortaya çıkar.
Okulun/kreşin başlamasını takip eden ilk bir ay içerisinde çocuk arkadaşları ve öğretmeniyle hiçbir şekilde konuşmuyor ya da son derece az, kısa, basit ifadeler kullanıyorsa profesyonel yardım almak çocuk ve ebeveyn açısından yararlı olacaktır.
Beklemek, zamana bırakmak doğru bir tercih olmayacaktır. Yaygın bir kabul haline gelmiş “bekleyip görelim, büyüyünce geçer, babası/annesi de böyleydi” düşüncelerinin zaman kaybına neden olduğu ve sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramadığı aşikardır.
Çocuğun aile bireyleri dışında kalan çocuk ya da yetişkin diğer insanlarla konuşmuyor olması başta sosyal ve duygusal beceri gelişiminin ciddi manada kısıtlandığı anlamına gelir. Akranlarıyla uyumlu ilişkiler geliştirmek, paylaşmak, oyun oynamak, karşılaşılan sosyal problemlerle başa çıkmak, uygun çözümler üretmek çocuğu duygusal yönden geliştirir, sağlamlaştırır. Bunların gerçekleşebilmesinde aktif konuşma kilit rol oynar.
Selektif mutizmin akademik işleyişte de aksamalara yol açtığı bilinen bir gerçektir. Bir diğer önemli etkisi de dil becerilerinde gerileme riskidir. Normal gelişim gösteren çocuklar konuşmaya başladıktan sonra dil gelişimi hızla artış gösterir. Seçici konuşmamazlık yaşayan çocuğun dili çok sınırlı ortamda kullanıyor olması, konuşmadığı ortamların, kişilerin fazla olması dil becerilerinin gelişiminde de aksaklıkların ortaya çıkması gibi risk durumuyla karşı karşıya bırakabilir.
Erken müdahale ile sorun kökleşmeden, sosyal, duygusal, dilsel ve akademik anlamda yaşanması muhtemel sorunların önüne geçmek mümkündür.
Sağlıklı günler dilerim.
Dilek Firdevs Gündüz