Selektif Mutizm (Seçici Konuşmamazlık) Nedir?
Seçici Konuşmamazlık (Selektif Mutizm)
Selektif mutizm, çocuğun kendini rahat hissettiği ortamlarda konuşabiliyorken, konuşmasının beklendiği bazı ortamlarda ve/veya kişilerle konuşmayı reddetmesidir.
Bahr (1998), selektif mutizm; eğer bir çocuk veya ergen alışılagelen bir zaman diliminden daha uzun sürede, belirli ortamlarda ve /veya belirli kişilere karşı, bu ortamlarda konuşulan dili yeteri derecede veya tamamen kullanabilme yeteneğine sahip olduğu halde konuşmuyor, susuyorsa bu kişide selektif mutizmden bahsedilebilir, der (Kızılboğa,V.2021).
Tarihsel Gelişim
SM ilk kez Adolf Kussmall tarafından 1800’lerin sonlarına doğru “aphasia voluntaria” “gönüllü afazi” olarak adlandırılmıştır. Kussmal bu bozukluğu, konuşmama konusunda gönüllü bir kararlılık şeklinde yorumladığından bu ismi vermiştir (Kızılboğa, V. 2021, R.T. Busse and J. Downey,2011).
1894’te Gutzman, Freiwillige Stummheit, Gönüllü Suskunluk, demiştir (Kızılboğa,V.2021).
1930’larda elektive mutism, 70’lerde ve 80’lerde Selektive Mutism denilmiştir.
Selektif Mutizm DSM-5 Tanı Kriterleri
- Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın, konuşmasının beklendiği özgül toplumsal durumlarda (örn. Okulda), sürekli bir biçimde konuşamıyor olma.
- Bu bozukluk, eğitimle ya da işle ilgili başarıyı engeller ya da toplumsal iletişimi bozar.
- Bu bozukluğun süresi en az bir aydır (okulun birinci ayıyla sınırlı değildir)
- Konuşamıyor olma, söz konusu toplumsal durumda konuşulan dili bilmeme ya da o dilde rahat konuşamama ile ilişkili değildir.
Selektif Mutizmin Nedenleri
Selektif mutizme ilişkin erken teoriler aile içi çatışmalara ve travma durumlarına odaklanmaktaydı. Günümüzde bazı SM vakalarında travmanın etkisi olduğuna inanılsa da bunu destekleyecek kanıtlar sınırlıdır. Psikodinamik teorisyenler genellikle selektif mutizmi, çocuğun hayatının bazı yönlerinde kontrolü elinde tutmak için ebeveyn ve bakım verenleriyle yaşadığı çözümlenmemiş bir çatışmaya tepkisi olarak kavramsallaştırırlar (R.T. Busse and J. Downey,2011).
Aile sistemleri kuramcıları da selektif mutizmi aile içi çatışmalı ilişkilere bağlarlar.
Davranışçılar ise selektif mutizmi olumsuz öğrenme kalıpları yoluyla güçlenen ve çocuğun anksiyetesini azaltmak ve kontrolü sağlamak için gösterdiği bir tepki durumu olarak açıklarlar.
Selektif mutizm sosyal kaygıyla birlikte görülür. Uzun yıllardır yapılan birçok araştırma sonucu bu ilişkiyi desteklemektedir (R.T. Busse and J. Downey,2011). Bunun bireyin yabancı insanlara ya da bir incelemeye maruz kaldığında veya bir performans sergileme gerektiği durumlarda belirgin ve kalıcı korku içeren bir sosyal kaygı türü olduğu belirtilmektedir.
Bergman vd (2002) yaptıkları çalışmada selektif mutizm tanısı alan çocukların içe kapanıklık, endişeli ve depresif özellikler açısından daha yüksek puan aldıklarını göstermişlerdir.
Selektif Mutizmde Yardım Süreçleri ve Terapiler
Psikodinamik teorisyenler çocuğun konuşmayı bırakmasına neden olmuş geçmiş olayları anlamaya ve aile içinde yaşanan çatışmalara odaklanır. Çocuğun duygularını ortaya çıkarmak için çocukla oyun terapisi ve aile terapisi gibi stratejileri benimser.
Psikanaliz çok uzun süreli ve SM tedavisinde çok az etkiliyken , oyun terapisi ve aile terapisi gibi pasikanalitik stratejiler davranışsal müdahalelerle birleştirildiğinde faydalı olabilir (R.T. Busse and J. Downey,2011).
Davranışçı ve bilişsel davranışçı terapilerin selektif mutizm tedavisinde daha başarılı olduğu gösterilmiştir. Cohan ve ark. (2006) Selektif mutizmin giderilmesinde kullanılan tüm müdahaleler arasında davranışçı ve bilişsel davranışçı müdahalelerin en etkili ve güçlü araştırma desteğine sahip olduğu sonucuna varmışlardır (R.T. Busse and J. Downey,2011).
Davranışçı ve Bilişsel Davranışçı yöntemlerin, sosyal beceri eğitimi, ebeveyn davranış eğitimi ve duygusal sağlamlığın oluşturulması için gerekli danışmanlık süreçlerini de içine alması oldukça önemlidir. Oyun terapisi çocuklarda kendini ifade etmenin, duygusal regülasyonun ve duygusal güçlenmenin bir aracı olduğundan selektif mutizmde de yardım sürecinde kullanılması son derece yararlı bir teknik olarak görülmektedir.
Dilek Firdevs Gündüz